Klasik, caz, elektronik. Üçü daha önce nice müzisyen tarafından kaynaştırıldı, ama bu kaynaştırma nihayetinde bir üslup meselesi. Bu üslubu bulmak, diğer bütün sentezlerde olduğu gibi virtüözlük gerektirecektir. Ya da en azından iyi kötü bir deneyim…
Alex Stolze kendi özgeçmişinde hem Bodi Bill ve Unmap gibi elektronik işleri, hem de avangart caz triosu Dictaphone‘la gerçekleştirdiği turneleri barındırıyor. Geçenlerde de tekno müzik odaklı plak şirketi Krakatau Records’un ortak kuruculuğunu üstlenmiş. Berlin asıllı bu çok yönlü müzik insanı, esas olarak özel yapım 5 telli elektro-akustik kemanıyla döktürmekte. Şimdi de ahşap dostunu deneyimiyle buluşturabileceği iddialı bir işle gelmiş karşımıza. Önceki mütevazı kısa çaları Mankind Animal‘ın ardından gelen, sizi kendi yarattığı narin kıyametin ortasına atan bir çıkış albümüyle ortalığı -en olmadı yeraltını- kasıp kavurmaya…
Outermost Edge, 19. yüzyıldan geleceğe ışınlanmış izlenimci bir ressamın elinden çıkmış bir tablodan müziğe dökülmüş gibi tınlıyor çoğu zaman. Klasikle elektronik arasında, post-pop diyebileceğimiz kendine has bir kulvarda geziniyor. Etkileyici, duygu yüklü ve tümüyle orijinal bir eser. Orijinallik değeri de malum, her zaman başımızı şöyle bir çevirmemize yetiyor. Çoğu şarkıda bir cesaret ve elindeki imkanları zorlama merakı da seziyoruz. Ah bir de kimi ufak anlarda adımlarını bu kadar temkinli atmasa… Zira Stolze, ona ilham veren güçleri olduğu gibi bayıra salmış değil henüz. İpler ne zaman tümüyle kopar, biz de o zaman bu virtüözün başyapıtını dinleme imkanı buluruz. Bu şekilde karşımıza çıkan şeyden de son derece memnunuz gerçi. Her zirve kendi adımlarını atmayı gerektirmez mi zaten?