Adoya ile Bozuk Rüya Üstüne

Sunset Stream’den tanıdığımız Ada Öykü Erdem’in yeni projesi Adoya, aylar önce ilk albümü Bozuk Rüya‘yı yayımladı. Deneysel pop ve trip hop gibi türleri bir arada harmanlayan bu yeni çalışmasını biraz gecikmeli de olsa kendisiyle konuştuk.

Nasılsın Ada? Geç de olsa yeni albümünü konuşabiliyoruz.

Selam Deniz, pek çok kez karşılaşıyoruz ama benim de aklıma bunu konuşmak hiç gelmemişti. 🙂 Hem iş hem de müzik derken yoğunum ve aylardır dinlenmeye çalışıyorum, umarım sen iyisindir.

Adoya müzikal yolculuğunda nispeten yeni bir sayfa. Biraz bu yeni sayfaya geçiş sürecini, Adoya döneminin neyi simgelediğini, niye bu ismi seçtiğini konuşalım.

Adoya aslında senelerdir kafamda olan bir projeydi. Kendi müzikal bilinç altımda bir sürü renk var ve bu renkleri artık neden tek bir çatı altında toplamayayım dedim. Bunu yapmasaydım eksik hissederdim.

Bozuk Rüya’nın yaratılış süreci nasıldı, ve yine isimlere olan merakımdan sorayım, neden bu başlığı seçtin? Söz düzeyinde bir konsept söz konusu gibi…

Bozuk Rüya başlığı aslında tam da yazıldığı gibi derinleşiyor. “Bozuk Rüya” benim en zor kaydettiğim şarkılardan birisi oldu, çünkü o dönem olan yaşamım ve bilincim beni üretimlerimi hayata sokmam harici her şeye itiyordu. O dönemde ise gördüğüm rüyalar gerçekten de hayatıma dokunan her şeyin bozuk olduğunu bana çağrıştırıyordu adeta. 

Sonra rüyalarıma dedim ki “Tamam al, ben senin ne anlama geldiğini bilmiyorum ama bence senin bi bildiğin var. Bütün bu şarkılar senin olsun.” Bazen gerçek hayatımdaki anlamsızlığın rüyalarımın anlamsızlığından daha fazla olduğunu hissediyorum. Benim gerçek hayatımın saçmalık seviyesi resmen rüyalarımda bile o kadar yokmuş gibi. İki taraf birbiriyle dans ediyor sanki ve ben de onları izleyip bütün samimiyetimle gülerek alkışlıyorum. Ne de olsa o dansları ben öğrettim.

Albümdeki şarkıları yaratmadan önce kafanda az çok belli bir sound var mıydı, yoksa sonuç ilk beklentilerinden çok farklı bir noktaya mı gitti?

Müzikal yaşantımda hiçbir zaman bir sounda bağlı kalacağıma inanmıyorum. Elbette referans alıp hayranı olduğum oluşumlar kendi fırçasından bir iki vuruyordur tuvale. Ancak ben her zaman resimlerin farklı çıkacağına inanıyorum. Belki de henüz keşfetmeye alan yaratamadığım dissosiyatif karakter bozukluğumu romantizmle seviştirip avantaja çeviriyorumdur. Dolayısı ile kafamda bir sound yoktu, ancak her şarkı için ayrı ayrı düşündüğüm soundlar vardı ve istediğim gibi oldu. Örneğin “Akış” tamamen Lovage’in erotik romantizminden etkilenmiş bir şarkıyken “Bozuk Rüya” Sneaker Pimps’ten alsa fena olmaz dedim, ama bir bakmışsın içine Bobby Vinton’ın “Mr.Lonely” şarkısından sample koymuşum. “Mutlu Günler” Tülay German’ın yorumunun başka bir yorumuyken buna da Yeşilçam filmlerinden aldığım synthleri ekleyip üzerine biraz 60’ların tuzu biberini serpiştirmek istedim. Albümün introsu “Dünya”da ise tamamen elektronik bir dünya var, yani diğerleri ile hiçbir alakası yok; tamamen bipolar bir insanın gülüşü, ağlayışı ve laf anlatışının olduğu yerde zaten çoğu şey anlatılıyorken şarkı sözü eklemeyi gereksiz buldum. “Batık Alan” var olmanın önümüze koyduğu yokuşu tırmanmayı anlatırken çat diye rap olarak giriyor. Şişeler ise yine eskilerin synth’ini taşımak isteyen bir pop. Bütünlüğü kaybetmeyi önemsemedikçe farkında olmadan bir bütünün yaratılmasını her zaman daha çok sevmişimdir.

Albüm yapımında emeği geçen isimleri de anmadan geçmeyelim.

Bu albümden ikinci tekli Batık Alan tamamen Rinxlaya ile paslaşmamızdan doğdu. Ben nakarattaki sözleri yazdım, o da diğerlerini. Birbirimizin ne yazdığından bihaber birleştirdik üstelik ve cuk oturdu. Rinx’i ilk olarak sanırsam 2017 senesinde bir etkinlikte, o sahnedeyken gördüm. Kafası fluyken ağzından bu dünyadan çok uzak ve bir o kadar da yakın sözler döküldükçe ben sadece hayranlıkla izlemiştim. Sonrasında üzerime düştü (şaka değil) ve onu sahneye geri ittim. İlk böyle karşılaştık. Bir gün onunla bir tempoda buluşmak hep aklımda vardı. Rinx ile müzik yapmak ayrı bir durum, ancak daha başka bir durum ise onunla kafa kafaya verip zaman geçirmek. Boşlukta buluşup tamamlanmak gibi.

Ve Nickie Zimov. Aslında Nickie yaptığı resimlerle tanınmış bir isim. Ancak onun Türkiye’de bulunduğu dönemde bizim diyaloğumuz sadece müzik üzerine gelişti. Odamda tıpkı yaptığı resimlerdeki gibi tutku dolu notaları gezdirdi ve yaklaşık 8 dakikalık yalın bir gitar kaydı aldık. Daha sonrasında ben o gitarları kırpıp biçtim ve ait olduğu yerlere koydum. “Akış” şarkısındaki gitarlar ve tutku tamamen o günden ve onunla, o buradayken yaşadığımız güzel anların öyküsünden ibaret. Şarkı ikimizin de ortak referansları ve zevkleri benzer olduğundan neredeyse hiç revize edilmeden bitti. Zevklerimiz ilk an itibariyle uyum sağlamıştı ve bir şeyler yapmamız kaçınılmazdı. Bu minvalde bir şarkıyı yapmak için onunla olmak en doğru seçimlerden biriydi. Çünkü yetenekli olmasından ziyade tanıdığım en romantik insanlardan birisiydi. En sonunda şarkıya yine onun çizdiği resimlerden birinin gife çevrilmiş haliyle Spotify Canvas’a ekledik. 

Bu iki insana hayatımı çok önemli noktalarda güzelleştirdiği için teşekkür ederim.

Hangi enstrümanlardan ve araçlardan yararlandın bu şarkılar seçkisinde?

Şarkıların tamamında synth çaldım. Akışta ek olarak keman çaldım ve kontrbas var. “Dünya” harici diğer şarkılarda elektro ve akustik gitar var. Bunun haricinde geri kalanların hepsi bilgisayardan oluşturuldu. Resample dediğim sample dosyamdaki sesleri pay ettim.

Mutfak kısmından aklından kalan üç eğlenceli anıyı aktarabilir misin?

“Batık Alan” sözleri yaklaşık 2 sene önce falan Rinx’in evinde dehşet sarhoşken kaydedildi. O güne dair ne konuştuğumuzu hiç hatırlamıyorum. Hatta o gün galiba evde biri daha vardı. Sonraki günlerde şarkı sözlerini dinledikçe “Abi biz neler konuştuk da böyle paslaştık acaba?” gibi düşünmek bana komik gelmişti biraz.  Çünkü sözler bence pek de normal değil ve bu anormallikte anlaşmak zaten hiç normal değil. 🙂 Sahi normal ne ki zaten?

İkinci eğlenceli anım ise tamamen kendimle eğlendiğim bir an. “Bozuk Rüya” ile alakalı. Sözlerden sonra giren Bobby Vinton’ın sesini samplelarken aslında büyük bir hırs içerisindeydim. Bobby Vinton’ın sırıtışına sinir oldum. “Seni üzeceğim Bobby.” dedim ve bu insanın sesini çekebildiğim kadar minöre çektim. Cümlelerinin yerini değiştirip daha da üzücü yapmaya çalıştım. Bobby Vinton yanımda olsaydı “Bence sen beni dinleme ya.” diyebilirdi bana. Napayım, teknoloji böyle gelişmişken ve seni böyle seviyorken düetimiz olmasa mıydı? 

Adoya’ya dair unutmayacağım anıları aslında son zamanlarda çok daha fazla biriktirmeye başladım. 2023 senesinde iyi ki diyebileceğim iki insan Berke ve Ahmet ile tanıştım. Ahmet zaten Sunset Stream’de bas çalıyordu ve çok iyi anlaşıyorduk. Bu yetmezmiş gibi yine onun kadar iyi anlaşabileceğim başka bir insan olan Berke ile beni tanıştırdı ve bu da yetmezmiş gibi komşularım oldular. En son live bir çekim yaptık ve bu live çekimin kayıt aşamasında epey gülüp eğlendik. 15 dakika çekim yapıp 2 saat mola verip kafamız iyi vampir köylü oynadık. Çekim günlerinin bu kadar tatlı geçmesine sebep olan diğer iki kişi Orhan ve Poyraz’a da teşekkürlerimi ve mekslerimi iletirim. Bunun haricinde gelecek olan yeni şarkılar da Ahmet ve Berke’nin parmak izinden geçiyor ve her kayıt anı neşeli geçiyor.

Peki bu şarkılar seçkisinden yaratması en kolay ve en zor iki şarkı hangileriydi?

En kolay “Akış”tı. En zor “Dünya” idi.

Bozuk Rüya’nın lansman konserini uzun bir bekleyişin ardından geçenlerde Karga’da verdin. Üstünde emek verdiğin bir çalışmanın nadasa bırakılması, kafanda demlenmesi, yeniden oturması sonrası gerçekleşen bir olay diyebiliriz sanırım. Üstelik sanırım böyle bir event son ana kadar hesapta bile yokmuş. Aradaki bu zaman dilimi ilk konser deneyimini sende kolaylaştırdı mı, zorlaştırdı mı?

Neredeyse hiç zorlanmadım ve bana kalırsa bunun sebebi hem Ahmet ve Berke’ye olan güvenim, hem de hiç konser vermemiş olmamıza rağmen bilet alıp gelen ve çalacağımıza inanan insanlardı. Açıkçası ben bu kadar bilet satılacağını tahmin edemezdim. Bambaşka bir kitle deneyimledim ve çok lezzetliydi. Aslında bu konser Sunset Stream için düşünülmüştü, ancak üyelerden birisine tarih uymadı ve Adoya olsun dedik. Konser sadece 2 hafta kala organize edildi ve lansman olması fikri o gün emeği geçen herkesin ortak kararıydı. Voyvo üyelerinin aldığı inisiyatif, birlikte çaldığım arkadaşlarım her şeyi kolaylaştırdı. “Bozuk Rüya”nın klibinin bazı sahneleri Karga’da geçti. Bunun yanı sıra Karga bizzat benim 16 yaşımdan 24 yaşıma kadar büyümeme şahit olan bir yer. Orada biriktirdiğim öykülerin kaç sayfa tutacağını bilmiyorum. İlk Adoya konserinin orada olması manevi açıdan çok değerliydi. Sunset Stream’in ilk konseri yine 2019’da Karga’da Mrt organizatörlüğüyle gerçekleşmişti ve bu ise Ümit sayesinde oldu. Karga’nın sanatçıya olan kucaklayıcı tavrı hiçbir zaman değişmedi.

Müzik dinleme platformunun arama geçmişine baktığında karşına çıkan son üç şey nedir?

Mr.Bungle, Toufic Farroukh ve Bill Evans. En son bunları dinlemişiz.

Sunset Stream yeni bir kadroyla yolculuğuna devam ediyor şu günlerde. O konuda ne havadisler var?

Aslında Sunset Stream’in kadrosu neredeyse Adoya ile aynı. 🙂 Farklı olarak sadece davulda Enes ve synthlerde Ekin var. Sunset Stream’de yine Adoya’da olduğu gibi Ahmet bas gitarda, Berke de elektro gitarda.  Sunset Stream için epey heyecan doluyuz çünkü yakında yayınlayacağımız albümden ilk tekli ekim ayında gelecek gibi gözüküyor. Neredeyse her şeyi bitti. Yeni şarkılarla yeni yolculuklara çıkmaya hazır ve nazır 5 kişiyiz.

Adoya’nın yolculuğu buradan nereye?

Adoya, yakında EP bir albüm yayınlıyor olacak ve bundan öncesinde ise albümden bir tekli yayınlıyor olacak. Bundan sonrasında bazı şarkıların gitarlarını tamamen Berke’nin yazdığı ve Ahmet’in baslarını yürüttüğü bu projede artık pek yalnız sayılmam. Tek başıma ürettiğim şarkıları live’a dökerken sanki kendilerine aitmiş gibi dokundular ve bu beni çok etkiledi. Şarkıları değiştirdiler ve bundan sonra çıkacak olan melodileri aynı evde besliyoruz. Adoya üretken bir zamanında.