Portishead’in solisti olarak bilinen Beth Gibbons’ın ilk solo stüdyo albümü, efsane sanatçıdan beklenecek bir güzellikte. Gibbons, Portishead’in benimsediği trip hop türünün aksine daha yumuşak bir sesle kendi chamber folk projesini sunuyor. Albüm, Gibbons’ın seneler içerisinde yaşadığı değişimlerin ve kederin bir yansıması olarak görülebilir.
“Tell Me Who You Are Today“, ilahi bir çağrı gibi hissettiriyor. Chamber folk türünün esaslarından olan akustik gitar ve orkestral enstrümantasyon kullanımı ile bir epiğin başlangıcı atmosferi sağlıyor. “Floating On A Moment“, Gibbons’ın hissettiği kayıp duygusuna varoluşsal bir şekilde yaklaşıyor. Ölümü birleştirici ve eşitleyici bir an olarak görerek sahip olunan anın değerinin bilinmesi gerektiğini savunuyor.
“Burden of Life” kalp parçalayıcı bir güzellikle yası ve bu eksikliğin etrafında hayatı sorgulamayı ele alıyor. Gibbons’ın şiirsel sözleri zamanın yetmemesini ve bizi geride bırakmasını anlatıyor. Ne kendi hayatımızdan ne de başkalarından sorumlu olmak bize sunulan bir seçenek değildi; doğumla beraber, başkalarına olan sevgimizle üzerimize yıkılan bir durumdu. Gibbons, kayıpla karşılaşınca da hayatın varlığı ve hayatın kaybını bir yük, başa çıkmaya hazır olmadığı bir zorluk gibi gözüküyor.
“Lost Changes”, birine nasihat vererek hayatın ve sevginin hem zamanla değişimini hem de bir şeyleri değiştirme güçlerini aktarıyor. Konuştuğu kişiye, dinleyiciye, sevgiye ve insan bağlantısına daha açık olması gerektiğini söylüyor. Yaylı çalgılar eşliğinde kaybettiği kişiye seslendiği çıkış bölümü; o kişiye, onu sevmeye ve onun tarafından sevilmeye olan özlemini iletiyor.
“Rewind“, prodüksiyon açısından albümün o ana kadarki en sert ve eklektik tercihlerini içeriyor. Vahşiliğin ve dönülmez bir sonla yüzleşmenin konu olduğu bu şarkı tematik olarak aynı kaosu enstrümantasyonunda da işliyor. “Reaching Out” da aynı yüksek enerjiyi koruyarak birine olan ihtiyacını ve o kişinin ondan uzaklaşmasına hissettirdiği yalnızlığı gösteriyor.
“For Sale”, karanlık bir bilmece gibi hayatın olmasını istediğimiz gibi şekillenmediğinde nasıl hareket edeceğimizi sorguluyor. Realitenin hayallerimizden uzak olduğunda ne tür seçimler yapacağımızı, ne noktada durmamız gerektiği sorularını yönlendiriyor. “Beyond The Sun“, şu ana gelmesine yol açan kararları, belki farklı bilgilere sahip olsaydı şu an farklı gelişir miydi sorusu ışığında değerlendiriyor. Katartik bir doruk noktasına ulaşan şarkı o ana kadarki her küçük hareketinin toplam önemini hissettiriyor.
“Whispering Love” albümün bütün temalarını umutlu bir şekilde noktalıyor. Doğa tasvirlerinden yararlanarak aşkın ve kalplerinin barındığı tarlalardan, güzelliklerin bulunduğu bahçelerden bahsediyor. Bütün albümde hissettiği kaybolmuşluk ve kederin aksine bu yerlerde sevginin güvende olduğu ve ulaşabildiği zaman kalbini sardığını söylüyor. Şarkının sonundaki kuş cıvıltıları ve doğa sesleri de bu güzelliklerin onu, ve hepimizi, beklediğini gösteriyor.
Gibbons; yaşamış olduğu farklı yaşamların arasından ilerleyip içlerinden öyküler, kesitler, dersler seçerek bizimle paylaşıyor. Bilge olduğu kadar hâlâ öğrenen, gelişen, ilerleyen bir anlatıcı figürü. Prodüksiyonun yarattığı karanlık, yoğun ve epik atmosferle beraber Lives Outgrown, eşi bulunmayacak bir yolculuk sunuyor.