O gün geldiğinde öldürmek istedim. Geçen motorların vızıltısından kendi düşüncelerini bile duyamayacak hâle geldiğinde insan nasıl yaşamak için yazar? Tüm şehre beynimin kepenklerini indirmeye çalıştım. Sonra kalkıp bir bardak su içtim. Burası ona nesilden nesile aktarılan uykusuzluğunu hatırlatıyor. Belki de tam başlangıcımın beşiğinde olduğum için. Sağa sola sallanıyor. Yatakta işkence çeker gibi dönüyor. Döndüm yani. Hava çok sıcaktı. Ölümcül. Küresel ısınmadan ötürü ölümcül. Doğrusunu istersen de kimsenin böyle şeyleri pek taktığı yok. Arabalar sokakta hız yaparken tekerlerin altında teker teker birkaç kafa patlatıyor.
Vınnnnnn. Vızzzzz.
Yukarı katta bir para düştü. Sandalyeyi çekiştiriyorlar. Kenar mahallede bir kulüpten elektronik dans müziği çalıyor. Saygıdeğer gençler benim klavyeye parmaklarımı vurmama eşlik ederek ayaklarını yere vuruyorlar.
Bam bam. Daktilo. Trim trak.
Belki de gidip bir tek atmalı. Köpek havlamaya başladı ve ben tam da kabuslarımın içine huzurla çekilmek üzereyken aniden yerimden zıpladım. Daha elli bin yıl uyku yok. Kafamın içindeki kadın bugünlerde Hitchcock’un vertigosundan çıkma merdivenleri hiç yorulmak bilmeden dönüp dönüp dururken kırmızı geceliğini salıveriyor aşağı. Yerimden kalkıyor ve elimdeki balyozla köpeğin kafasını eziyorum sonunda. Yok yok testere miydi acaba? İzolasyonum, iyileştiğim illüzyonunu bana vermiş olsa da hala uyanamıyorum. Köpek hâlâ havlıyor, benim evimde de testere yok zaten. Bu saatler sadece gerçeği anlatmak için, gerçek iki sokak lambası arasına gerilmiş misina ipliği. Geçen motorcuların kafalarını teker teker sokağa yuvarlıyor.
Pat pat.
Bana elli bin bir yıl uyku yok. Kırmızı gecelik acaba dışa vurmadığım kan ve vahşet ihtiyacından mıydı? Bak ihtiyaç diyorum beni yanlış anlama. Böyle gecelerde işte toplum tarafından infaz edilmemek adına bir paket sigara bitiriyor insan. Ya da hepten böyle şeyleri düşünmemek adına da olabilir. Çakmak sesi diğer seslerin içinde yok oluyor. Sigarayı söndürüyor, ayağa kalkıyorum. Sonra ben de uluyorum anasını satayım. Köpeğe dönüp bükemediğim eli öpüyorum. Gel pisi pisi pisi. Kafada bir uluma tabii benimkisi. Elli bin iki yıllık bir uykusuzluğa ağıt bu uluma.