Son yıllarda karşımıza çıkan en ilgi çekici oluşumlardan biri The Claypool Lennon Delirium. Projenin başındaki iki isim Primus‘un deli basçısı Les Claypool ile John’la Yoko’nun aşk çocuğu Sean Lennon olunca insan bir başını çevirmeden edemiyor tabi. Belki de ister istemez projenin ilginçliğinin müziğin kalitesini gölgeleyeceği önyargısıyla başlıyoruz dinlemeye. Oysa South of Reality‘de görüyoruz ki CLD çoktan dört başı mamur, her notasında ayakları sağlamca yere basan gruplar arasına girmiş bile.
Saykodelik deryalar, CLD‘un turnusolünde yer yer karanlık, yer yer harika bir biçimde garip renklere bürünüyor. Bu renkleri ilk albüm Monolith of Phobos‘ta da üstü örtülü biçimde görmüş, King Crimson ve Cream yorumlarını dinlerken arsız arsız gülümsemiştik. O başlangıcın ikiliye getirdiği özgüven, ortadaki yeteneği adeta mitoz bölünmeye uğratmış; yabancı bir gezegeni keşif gezisine giden iki astronotun algısını progresif -ve ziyadesiyle dumanlı- tonlara bulamış. “Amethyst Realm”‘ın sinsi neşesi, “Blood and Rockets”‘ın okültist şakaları, “Toadyman’s Hour”‘ın Beatles-Primus arası sound’u gibi ufak mucizeler olsa olsa bu atmosferin havasını soluyarak anlaşılabilir.
‘Gerçekliğin güneyinde’ yer alan bu çoğunlukla eğlenceli karnaval, şüphesiz senenin en hoş sürprizlerden. Ama yetmez. Devam filmlerini de bekliyoruz. Lennon ile Claypool, burada daha fazlası araştırılması gereken bir ses yakalamış durumda. Doğru, yerinde ve içten bir ses. O sesin peşine düşmek lazım, bu durumda üçüncü rauntta bizi gerçek bir başyapıt bekliyor olacak.
PUANLAMA: 8/10