Hazırlayan: Gökay Sarı
Shoegaze, rock müzik janraları arasında belki de en alternatif yaratımlarından bir tanesi. Türkçe meali ile “Ayakkabılara bakmak” eylemi, birçokları tarafından, Shoegaze üretimi gerçekleştiren müzisyenlerin genellikle ayaklarıyla yönettiği pedallar, butonlar, pek çok sayıda elektronik sinyal işlemcsii, müzik insanları arasında “processor” adı verilen ve kabaca “seslere dijital efekt verme şeysi” diyebileceğimiz aletleri kullanırken başlarını eğip, yere, yani ayakkabılarına doğru bakarak üretimlerini gerçekleştirmelerinden dolayı bu janraya bu ismin verildiği rivayet edilmektedir.
Shoegaze, “ambient music” etiketinin rock müzik ile harmanlanmış olanına denilebilir basitçe. Ancak, bir Ekşi Sözlük yazarının yapmış olduğu şu tanımı kullanmak bence çok daha doğru olacaktır;
“Bulutların üzerinde yapılan müziğin, vokallerin, gitarlarin, davulların havada süzüldükten sonra yeryüzüne döndüğünde kendisine verdiğimiz ad.”
Bu kısa ve tuhaf bilgilendirici girişin ardından, Shoegaze ile hali hazırda içli dışlı olanları ya da an itibariyle merak etmiş olanları ilgilendiren haberimiz şu; Slowdive, 22 yıl aradan sonra kendi adını verdiği yeni albümünü yayımladı!
Slowdive…
Shogaze’in günümüzde zor zamanlar geçirdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Kısa süreli ve anlık olarak ortaya çıkan sanatçılar, yenilikçi yaklaşımları ile Shoegaze’i pop veya metal müzik ile harmanlamaya gayret eden müzisyenler ilgi ve alakadan, veya aradıkları her ne ise ondan yoksun kalabiliyorlar. Yine de, Shoegaze’in kökü ve geleneksel yapısının taşları dimdik bir şekilde ayakta duruyor. 1991 yılında bağımsız olarak yayınladıkları Just for a Day albümleri ile Birleşik Krallık müzik listelerinde üçüncü sıraya yerleşerek isimlerini duyurmuş olan Slowdive, tekrar hayranlarıyla buluşuyor.
Shogaze denildiğinde akla gelen ilk isim her zaman Slowdive oluyor elbette, janranın geleneksel kurallarına sadık kalarak, 5 Mayıs 2017 tarihinde, 1995’te yayınladıkları ve Pygmalion ismiyle yayımladıkları son albümlerinin ardından, kendi isimlerini verdikleri yeni albümü Slowdive’ı yaymladılar. Kırk altı dakika uzunluğundaki albüm, sekiz orijinal şarkıdan oluşuyor. Albümde yer alan Star Roving ve Sugar for the Pill parçaları dijital mecralardaki dinleyiciler tarafından en çok ilgi gören şarkılar olarak dikkat çekiyor. Düşük bir temponun hakim olduğu albüm, elektrik gitarların çıkardığı naif tınıların efektlerle dahice yeniden şekillenerek, ağır bir yürüyüş simülatörünü andırıyor. Bu manevi yürüşün gece mi, gündüz mü, güneşli mi yoksa bulutlu bir havada mı gerçekleştirildiği sorusuna ise yalnızca dinleyicisi ve onun hayal gücü yanıt verebiliyor.
Shogazers…
1980’lerin sonlarına doğru, müzikte her şeyden önce sahne şovları ve görselliğe önem verilen bir dönemde, İngiltere’den bir takım tuhaf gitaristler sahnelere çıkmaya başladı, bu gitaristler sahnede kazık gibi dikilip, ayakkabılarına, yere ya da pedallarına bakıyor ve düşük tempolu bir müzik icra ediyordu. O gitaristler, NME (New Musical Express) isimli meşhur ve popüler müziğin destekçisi olan ada dergisi tarafından “Shoegazers”, “ayakkabılarına bakanlar” olarak nitelendirilmişti. Bu Shegazer’lar, şovdan uzak ve görsellikten bağımsız bir şekilde, tüm konsantrelerini seslere vererek müzik icra eden, belki de “Indie” felsefesini tam olarak uygulayan ilk müzisyenlerdendi. Slowdive, işte o müzisyenlerden oluşan bir grup. 2017’de, “Indie” kavramının bile popülerleştirilerek ticari bir imaj haline getirildiği günümüzde, yıllar önce başarıyla sergilediği üretimini tekrar sergiliyor. Bilenler, bilmeyenlere anlatsın; 2017 müzik açısından muazzam başladı, böyle de sona ermesi dileğiyle, hoşça kalın.