2003’te çekilmiş olan Oldboy filmi Dae-Su Oh’un bir gece bilmediği kişiler tarafından kaçırılıp bir apartman dairesi bozması odada on beş yıl hapis tutulmasının ardından yine birden serbest bırakılmasını anlatıyor. Gizem-gerilim türündeki filmde her an izleyenin ayık tutulduğu bir hikaye akışına şahit oluyoruz. Film bu tutsaklığın sebeplerini aratırken birçok tema hakkında izleyene düşünme fırsatı da veriyor. Bu temalar arasında yoğunlukla gözümüze çarpan tema ensest teması. Temaların anlatımında mitolojik ögelere sıklıkla başvuruluyor filmde. Temaları incelerken başvurulan mitolojik karakterleri ve hikayeleri de düşünerek filmin anlatımındaki katmanları inceleyeceğiz.
Film türünün de getirisi, bir şekilde merak duygusunu bizi bir sürü soruya boğarak ve cevaplarını bulmakta yetersiz bir baş karakterin peşine takarak hep canlı tutuyor. Filmin bitimine yarım saat kala ise bir kutu açılıyor ve peşinden gittiğimiz karakterimiz Dae-Su ile beraber biz de gerçeklerle yüzleşiyoruz ve acılara gömülüyoruz. İçinde sakladığı tasa verici bilgilerin ortalığa saçılması ile filmdeki mor zemin üstüne desenli kutu bize Pandora’nın kutusunu hatırlatıyor diyebiliriz. Pandora’nın kutusunda olduğu gibi eğer açılmasaydı içindeki kötülükler yayılmamış olacaktı ve karakterlerin çok daha farklı bir hayatı olabilecekti.
Temaları güçlendirmek için kullanılan birkaç temel mit bulunuyor filmde. Bunlardan Oidipus ve Zeus mitleri üzerinde durmak istiyorum. Elbette daha birçok temel mit üzerinden anlatı sunuyor film ama ensest temasını güçlendirirken karakterler arasındaki ilişkilerin kurulmasında, çatışmaların yaratılmasında bu mitler yoğunlukla görülüyor diyebiliriz. Bu mitler dışındakilerden bahsetmem büyük spoilerlara sebep olacak bu sebeple hızlıca bu iki mitten bahsetmek istiyorum.
İlk olarak baş karakterimizin adını bile ortak kullandığı mitten bahsedebiliriz: Oidipus. Filmde de Oidipus mitinde olduğu gibi Dae-Su kaderine engel olamadan birçok şey yaşıyor: neden olduğunu bile bilmediği bir şekilde tutsak alınıyor ve sonra bırakılıyor. Filmin sonunda ise gerçeklerle ve aslında kendisi için çizilmiş kaderle yüzleşiyor aynı Oidipus gibi ve bunun karşısında ne yapacağını bilemez halde dilini kesiyor. Hatırlayacak olursak mitte de Oidipus artık bu dünyayı görmek istemediği için gözlerini oyuyordu.
Oidipus mitindeki babasını öldürme yazgısı filmde biraz değiştirilerek sunuluyor diyebiliriz. Çünkü birbirinin peşine düşen iki karakter, Woo-jin ve Dae-Su, arasında bir baba-oğul ilişkisi yok hatta yaşıtlar. Ama görsel olarak aralarında büyük farklar olduğunu görüyoruz. Aynı yaşta olmalarına ragmen filmin Oldboy’u Dae-Su Woo-jin’den epey yaşlı duruyor. Bu anlamda da yazgısal olarak birbirinin peşinde intikam için koşturan bu karakterler arasında Oidipus’a gönderme olacak bir baba oğul ilişkisi görsel yollarla kurulmuş.
Ya Zeus derken neyi kastediyoruz? Tabi ki filmdeki tutsak tutma cezasını düşünüyoruz burada. Zeus’un babası Kronos ile olan ilişkisinde de Kronos’un kendi babası Uranos ile olan ilişkisinde de bir baskın baba figürüne karşı çıkmak suretiyle onu bir yere kapatarak öç alma ortak olarak gördüğümüz bir tema. Kronos babasının baskıları karşısında dayanamayıp onun penisini keserek tanrılık sırasını kazanıyor. Ama babasına yaptıklarının kendi başına gelmesinden korktuğu için önlem olarak eşi Rhea’dan doğan çocuklarını doğdukları anda yiyor yani karnında hapsediyor onları. Filmde de Kronos gibi bir yerde konumlandırabileceğimiz Woo-jin karakteri kendisine bir yazgı yazdığı Dae-Su’yu bir odaya kapatıyor cezasının bir parçası olarak.
Bu şekilde ele aldığımızda film üst anlatısının dışında başka katmanlarda mitlere başvurarak karakterlerini renklendiriyor ve derinleştiriyor. Bu da izlekliği yüksek olan sinematik bir trajedi izletiyor modern seyirciye. Filmle ilgili söylemek istediğim son şey kadın karakterlere yapılan haksızlık olabilir, çünkü mitlere de dönüp baktığımızda kadın karakterlerin oldukça dolu oldukları ve önemli noktalarda etkileri olduğunu görüyoruz ama filmdeki kadın karakterler pasif olarak çizilmiş genel olarak bu yüzden yakından tanıdığımız ya da aklımızda kalan bir karakter çizilememiş kadın karakterlerde ne yazık ki. Bu eksik elbette filmin anlatımını da kısır tutuyor çünkü bir modern Oidipus yeniden yazımında mitin en önemli karakterlerinden anne-eş olan İokaste resmedilmedikçe o Oidipus da eksik kalıyor.