Steven Patrick Morrissey: Hayvan hakları aktivisti, vegan, homoseksüel, solcu… Bu kadar fazla dikkat çeken özelliğe sahip birinin tepkileri üzerine toplamasına haliyle hiçbir zaman şaşırmadık, o da kimliğinden asla taviz vermeden müziğe, müziğinin kişiliğini korumaya devam etti. Eski punk, Britpop’un fikir babalarından biri, günümüzün karizmatik emektarlarından biri olan bu kişilik provokatif imajdan asla kaçınmadı: The Smiths klasikleri Meat is Murder ve The Queen is Dead gibi başlıklardan tutun da son birkaç solo albümüne kadar öyle ya da böyle hep bir romantik, duygulu asi imajı baki kaldı. Adamın kendine idol olarak James Dean‘i boşuna seçmediği belli! Üç senelik bir aranın ardından gelen Low in High School ise daha kapağından başlayarak attı ilk bombayı. İddiaya göre HMV gibi büyük şirketler bile mevzubahis kapak yüzünden başta albümü satmayı reddetmişti. Albüm nihayet yayımlandığında ise çok karışık tepkiler aldı. Negatif tepkilerin ne kadarı olaya politik bir çerçeveden, ne kadarı müzikal bir çerçeveden bakıyor o ayrı bir soru. Bunlar üstüne düşünülebilecek konular, şimdilik albümün kendisine kısaca bir göz atalım.
Yer yer manifestoya, yer yer muzip bir şairin mektubuna benzeyen bir albüm bu Low in High School. Moz “Haberleri izlemeyi bırakın”, derken yalnızlığın görkemine atıfta bulunsa da çoğu şarkıda bir sevgiliye yönelik hitap söz konusu. Belki de bu yalnızlığımızda bir kişiye daha yer vardır, belki de dünyaya karşı dimdik duran aşıklardan aldığı ilhamdır Morrissey‘e bunca yıldır ilham veren şey. Albümü güçlü bir şekilde açan “My Love, I’d Do Anything For You” da bu fikri destekliyor gibi: “Society’s hell/You need me just like I need you” diyor Moz inançlı bir biçimde, toplumun çürüklüğünün daha çocukken benimsetildiğini savunuyor. “I Wish You Lonely”, “Home is a Question Mark” gibi zamanla klasikleşmeye aday parçalar izliyor onu. İkincisinde “nereye evim diyebilirim bilmiyorum” derken sonlara doğru çok daha muzip bir noktaya varıyor Moz. Henüz dinleyemediyseniz bu konuda sürprizi bozmak istemiyorum ama sözler itibariyle albümün en ilginç şarkılarından diyebilirim. Albüm öncesi yayınlanan “Spent the Day in Bed” üstüne az önce zaten konuştuk. Ardından ise albümün en tekinsiz, en huzursuz şarkısı geliyor: “I Bury The Living”. Antimilitarist, belki de antiteist sözleriyle kavga çıkarmaya oldukça müsait, tarz olarak en deneysel takılan parça da bu. Tabi olay protestodan ibaret değil, kavgadan yorulup aşığını arayan bir tavır da mevcut “In Your Lap”, “When You Open Your Legs” gibi parçalarda. Son şarkılarda iş yine kavgaya dönüyor tabi; “Who Will Protect Us From The Police?” bir slogan olarak şimdiden tişörtlere baskı olmuş bile. Albümdeki son istikamet İsrail, “dünya ise devasa bir tımarhane”.
Morrissey‘in muhalifliğini tabiri caizse “kör göze parmak sokan” bir üslupta görmek de olası. Bu üsluba ince mizahını ve romantizmini katan Moz hiç değişmese ve bu yüzden kimilerince biraz karikatürleşse de hala kendi orijinal sesini koruduğu apaçık ortada. Albümün ismi niye Low in High School derseniz, aklıma gelen tek mantıklı açıklama ilk belirlenen albüm isminin “Axe the Monarchy”, Low in High School‘un ise otoritenin örtbas niyetine bulduğu bir isim olduğu. Sadece bu ironiyle bile edindiği temaları başarıyla göğüsleyen bir albüm bu. Belki bir şaheser değil, ama dibine kadar bilip tanıdığımız Morrissey. Bakalım zaman içinde nasıl yıllanacak.
https://www.youtube.com/playlist?list=PLdlKjfbzZGdltCIcrXld0oC1JZDY31aXH