Amerikalı new wave/ post punk grubu Talking Heads’in solisti David Byrne, özellikle 80’lere damga vuran gruplardan birinin bir üyesi olarak anılmak ve müzik tarihine geçmek dışında, gerek müzikle doğrudan bağlantılı gerekse de bağlantısız birçok farklı projeyle kendini var etmeye devam ediyor. Bir bisiklet aktivisti olmasından, New York’un kalabalık caddelerinde bisikletiyle turlamasından tutun, fotoğrafçılık merakına kadar, bu 60 yaşını süren ihtiyar delikanlı bir köşede oturmayı reddediyor. İçinde bulunduğumuz Eylül ayı ise Byrne’ün yeni mamullerini bir bir piyasaya sürdüğü günlere tanıklık ediyor: Love This Giant ve How Music Works!
Müzik ‘yapmak’ ve müzik ‘yorumlamak’ olmak üzere, ikisi de müzikle bağlantılı olan iki yeni projeden, Love This Giant başlıklı olanından başlayalım.
Dünyaca ünlü müzik haber sitelerinin uzunca bir süredir yoğun ilgi gösterdiği, David Byrne ve St. Vincent ortaklığında hazırlanan Love This Giant albümü, geçen hafta başı itibariyle müzikseverlerle buluştu. Geçtiğimiz yıl bu zamanlarda üçüncü stüdyo albümünü çıkaran ve St. Vincent sahne ismiyle tanınan 29 yaşındaki Amerikalı şarkıcı/gitarist Annie Erin Clark, indie-rock sahnesinin Bon Iver, Arcade Fire, Grizzly Bear gibi birçok yükselen yıldızıyla çalıştıktan sonra, diskografisine bu kez de bir David Byrne birlikteliğini ekledi. İkili, 14 Haziran’da ‘Who’ adlı single’larını tanıttıktan tam üç ay sonra, bu kez 12 şarkılık albümle karşımızdalar.
Toplam dokuz kitabı, sekiz Talking Heads albümü ve Love This Giant’la birlikte dokuz da solo albümü bulunan David Byrne, dört yıllık aradan sonra, Brian Eno’yla çalıştığı 2008 tarihli ‘Everything That Happens Will Happen Today’ adlı albümü şimdilik unutmamıza neden oluyor. Love This Giant, Clark’ın varlığıyla, ikili etrafında toplanan grubun başarısıyla, ilginç bir şekilde ‘funky’ haliyle ve Byrne’ün hiç olmadığı kadar ‘pop’ köklerine de dönüşüyle gerçekten dinlenilesi bir albüm. İki buçuk senede hazırlanan albüm, yer yer Clark baskın şarkılara, yer yer Byrne başrollerine, yer yer de ikilinin düetlerine sahne oluyor; Who, I Should Watch TV, I am an Ape, Lazarus ile çok keyifli bir 45 dakika vaat ediyor.
AIDS hastaları ve evsizlerle ilgili projelerde birlikte yer aldıktan sonra, New York doğumlu ortaklıklarına bir de albüm eklemeye karar veren ve Love This Giant ile karşımıza çıkan ikili, 24 konseri kapsayacak büyük bir turnenin sırlarını paylaşmak için de gün sayıyor. Bu uyumlu birliktelik, ilerleyen zamanlarda daha fazla mamul verecek gibi görünüyor.
Byrne cephesinden bir başka haber ise, özellikle ‘bisiklet’ üzerine yazdığı kitaplarla tanınan sanatçının, bu kez ‘müziğin kitabını’ yazmış olması! Yazarlık yeteneklerinin üstüne koyarak ilerleyen Byrne’ün yeni kitabı, otobiyografik öğeler de içermekle birlikte, bir biyografi kitabı değil. Byrne, kitabında, ‘geçmişin neden önemli olduğunu, geleceğin neler getirebileceğini’ irdeliyor; artistik yaratıcılığın, içsel yolculuklar kadar, tarih, mimari ve teknoloji gibi dışsal faktörlerin de etkisi altında geliştiğini hatırlatıyor; ‘ne duyduğumuzun’, ‘ne duymak istediğimizle’ olan ilişkisini kuruyor. Kısacası; müzikle ilgili tüm bildiklerini, bir şekilde formülize etmeye, hayatın içine monte etmeye çalışıyor. Özellikle Talking Heads’in kayıt süreçleriyle ilgili yazdıklarıyla da grubun hayranlarının iştahını kabartmayı ihmal etmiyor.
Bu kitaba ulaşmamız elbette ki çok zahmetsiz değil ama imkansız da değil- eğer o derece arzu doluysanız bu kitap için, Amazon gibi online satış sitelerinden edinilebiliyor. Biz yine de kapanışı müzikle yapalım ve Byrne-Clark ortak yapımı Who adlı şarkıya kulak verelim, Danimarkalı yönetmen Martin de Thurah’ın siyah beyaz görüntülerine dalalım, ‘pop’un incelikleriyle ve sınırları zor çizilen bu saygıdeğer icrası ile tanışalım.
Emre Yürüktümen
***
Love This Giant:
01. Who
02. Weekend in the Dust
03. Dinner for Two
04. Ice Age
05. I Am an Ape
06. The Forest Awakes
07. I Should Watch TV
08. Lazarus
09. Optimist
10. Lightning
11. The One Who Broke Your Heart
12. Outside of Space & Time