Avustralya’dan son yıllarda ne kadar çok güzel grup çıktığı giderek dikkat çekmeye başlarken bir rock efsanesi olan Dirty Three, on yıl sonraki ilk albümleri Love Changes Everything ile sahneye kendini hatırlattı. Nick Cave & Bad Seeds’in önemli bir parçası olarak muhteşem baladlar ve hipnotik melodiler yaratan Warren Ellis, Dirty Three ile tekrardan huzur ve hüznü tek bir bütünde birleştirdiği güzel sesleri taşıyor.
Dirty Three’yi hatırlamak için kısaca üstünden geçeceğim şeyler şunlar: Eleştirmenlerin ortaya koyduğu çeşitli listelerde Avustralya’dan en iyi albümler içinde gösterilen kayıtlara sahipler, bunlar içinde bende apayrı bir yeri olan Ocean Songs da var. Grup üyelerinin hepsi manyak. Hepsi Paris, New York ve Melbourne olmak üzere farklı şehirlerde yaşıyor. Vokalleri yok. Her şey enstrümantal bir harman. Warren Ellis’in synthesizer’dan viyolaya uzanan alakasızca geniş bir enstrüman yelpazesine sahip olması bu harmanı renklendiren birincil güç. Ses pedalları ve efektlerinin her üye tarafından sıkça ve ustaca kullanımı da ses çeşitliliğin zengin olmasının en güzel sebeplerinden.
Love Changes Everything‘in her parçası aynı adı taşıyıp sadece numaralandırma üzerinden ayırt ediliyor. Her şarkı geçişi bir virgül gibi, hepsi birbirine uyumlu bir geçiş halinde. Dinleme alışkanlığı olmayan birine bir adet çok uzun şarkı gibi gelebilir. “Love Changes Everything I” bozuk ve kontrolsüz görünen bir biçimde değişerek ilerleyen gitar altyapısının üzerinde viyola olduğunu tahmin ettiğim bir sesle ısınma turu gibi hissettiren bir açılış yapıyor. Oldukça elektrikli ve canlı bir şarkı. Sonrasında bu değişiyor. “II“, “III” ve “IV” melankolik, derinlikli ve içinde kaybolunan ritimlerle melodileri birleştiriyor. “Love Changes Everything V” daha gerilimli ve kaotik. “VI” ise bunların hepsini toparlayıp eseri huzurla kapatan bir parça. Albümün tamamı kısa bir hikâyenin iç yolculuğu gibi. Grup üyelerinin duygusal yolculuklarının inişlerini de çıkışlarını da mutlak bir dengeyle ölçüp biçip bir bütün olarak değerlendirdiklerine inanıyorum.
Grubun baştan beri her albümlerinde hikayelerine ve anlatımlarına hakim olduklarını söyleyebilirim. Zarif veya hassas olarak değerlendirdiğim sesleri kullanmakta zorlanmadan çok iyiler, hep de iyilerdi. Bu yoğun ve atmosferik sesi ortaya koyabilmek için gereken dinamik, oldukça ince ve tutturması zor. Love Changes Everything ise kesinlikle bu uyumu en iyi tutturdukları projelerden biri. Hem Ellis, hem Mick Turner, hem Jim White olgunlaşmış ve gelişmiş olduklarını enstrümanları üzerinden kanıtlıyorlar. Benden öncekilerin eski albümler için yaptığı gibi ben de yeni albümü yılın en iyi albümlerinden biri olarak anabilirim.