Kentler – Göteborg

“Yaşamlarımızın mekânı ne devamlı, ne sonsuz, ne türdeş, ne de eş yönlü. Peki tam olarak biliyor muyuz nerede kırıldığını, nerede büküldüğünü, nerede bağını kopardığını ve nerede bütünleştiğini? Yarıklar, ses boşlukları, sürtüşme noktaları hissediyoruz belli belirsizce, bazen bir yerlerde sıkıştığına ya da yarıldığına ya da çarptığına dair muğlâk bir hisse kapılıyoruz.” (Georges Perec)

Bu seçki kentlere ve onlara dair muğlak hislerimize adandı. Coşkuya, karanlığa, düş kırıklığına ve tutkuya. Yürüdüğümüz, keşfettiğimiz, ürettiğimiz, düşlediğimiz, imgelediğimiz, şekillendirdiğimiz, içinde şekillendiğimiz, bulduğumuz, kaybettiğimiz, birlikte kırıldığımız, büküldüğümüz yaşamlarımızın mekanına, içimizde çalıp çaldırdığı müziklere.

Göteborg

Alçak tepeler mahalleleri ayırıyor. Dağınık büyümüş, eski bir liman kenti. Köprüler, yokuşlar, adalar.. Her mahallede değişen ritim, yürümekle tükenmeyen parklar, mahallenin bebelerine parklar, irili ufaklı barlar, köşebaşı kafeleri.. Kuzeyin en üretken müzik sahnelerinden biri.. Kıyıdan çok iç’e dönük mekansal ilişkilenme hali.. Katman katman önünüzde açılan bir kent. Merkeze yakın “hip” mahallelerden, adanın toplu konut bölgelerine uzanan mavi tramvaylar.. Kompakt değil, pratik değil ama tam da o saçılma halinin söylediği bir şarkı var burada.

Göteborg’un seslerinden derledik. Uyumsuzluklarımız, garipliklerimiz ve kendimize dair anlattığımız hikayelerle saçılan kentte bir yürüyüş. Dinledikçe demlensin, içinizden yükselsin.