Kendine İyi Bak Gahan!

1980 denince akla gelen güzel şeylerden biri, Depeche Mode’un kuruluşudur. Bu satırların yazarıyla yaşıt olan İngiliz grup, satırların yazarından farklı olarak, 12 stüdyo albümü çıkarmış, dünya üzerinde milyonlarca hayran kazanmış ve müzik tarihini de bir miktar(!) değiştirmiştir.

Güncel kadrosuyla; Dave Gahan, Martin Gore ve Andy Fletcher’dan kurulu Depeche Mode için söylenebilecek pek bir şey yok. İş böylesine büyük isimlere geldiğinde, yazacak ‘yeni’ bir şeyler de kalmıyor, kısırlaşıyorsunuz. İşte tam da bu yüzden; uzatmadan konuya girmek gerekiyor.

2001 ve 2006 yıllarında gerçekleştirdiği iki ziyaretten ve 2009’daki “az-daha-ziyaret”ten sonra, Depeche Mode’dan gelen seri iyi haberlerle mutlu olduk. Haberlerden birincisini zaten ilkbahardan bu yana biliyorduk ki, birincisi, ikincisinin de nedeni esasında: Depeche Mode, gelecek yıl yeni bir albüm yayınlıyor ve bu albüm tanıtımı kapsamında çıkacağı turneye İstanbul’u da dahil etti!

Kayıt aşamasının sona erdiği albümde Dave Gahan şarkılarının (ve etkisinin) daha bir ağırlıkta olacağının duyumlarını evvelden aldık. Dördüncü on yıllık dilimlerinin içinde olan, geçen zamana rağmen birbirlerini hala ‘kardeşim’ diye tanımlayabilen, her konuşmalarında ‘aile ortamı’na vurgu yapan, artık 50’li yaşlara adım atan bu eşsiz müzisyenler, New Wave’in, synthpop’un ya da dans müziğinin gelecekte de anılmaya devam edecek kahramanları olmanın yanı sıra, bir güven duygusu veriyorlar, netlik arz ediyorlar, her şeye dair bir umut ve güzellik vaat ediyorlar.

Yeni albüme dönersek; grup için bir değişimin de simgesi olan, kendilerini daha rock bir eksene yaklaştıran 1993 tarihli Songs of Faith and Devotion’a yakın durması muhtemel bir şarkılar topluluğundan bahsedebiliriz- Gahan’a göre, adı geçen albümün videosuyla da pek meşhur üç numaralı şarkısı Condemnation’ı merkeze alan bir sound belki de. Gahan’ın, “yeni albümün blues ihtiva edeceğini” ifşa etmesiyle ne kastettiğini ve blues’un etkinlik katsayısını elbette ki albüm hakkında bilgiler ulaştıkça anlayacağız. Rich Machin ve Ian Glover’dan oluşan İngiliz Soulsavers’ın bu yıl çıkan The Light the Dead See adlı albümlerine de sesi ve şarkı sözleriyle can veren Gahan’ın, süregelen Soulsavers kardeşliğinin pozitif etkilerinin de albüme yansıyacağını söylediğini belirtmek gerekir.

Öte yandan; iptal olan 14 Mayıs 2009 İstanbul konserlerinin neredeyse tam dört yıl sonrasında, 17 Mayıs 2013’te Küçükçiftlik Park merkezli orta şiddette bir depreme neden olacak Depeche Mode, dört yıl öncesinin talihsizliğinin tekrarlanmaması için tedbirlerini sıkı sıkıya almalı. 7 Mayıs’ta Tel Aviv’de başlayacak otuz dört konserlik turnenin beşinci ayağında İstanbul’a gelecek grubun vokalisti Dave Gahan’a iyi bakılmalı, terli terli ‘içki’ içtirilmemeli, uyku düzenine dikkat edilmeli, bir dediği iki edilmemeli ki, İstanbul konserleri bir kez daha ‘rahatsızlığı nedeniyle’ ertelenmesin- yıllar öncesinin kötü hatıraları zihnimizde yeşermesin.

Neyse ki, bu zihinler 2001 Abdi İpekçi ve 2006 Kuruçeşme Arena konserlerine de tanıklık etti ya da tanıklık etmişlerin hatıralarını dinledi de mucizelerin gerçek olabileceğine dair umutları tamamen yok olmuş değil; kendimizi en kötüsüne şartlamayalım, Gahan’ın ya da bir başka Depeche Mode mensubunun sağlık problemleri yaşamamaları için pozitif olalım, pozitif kalalım.

Wrong’lu, In Chains’li, Little Soul’lu, 13 şarkılık Sounds of the Universe’ün üstünden de dört yıl geçivermiş olmasının sebebiyet verdiği açlık, gelecek Mayıs ayını beklememiz için daha da büyük gerekçeler sunuyor. Günün birinde, muhtemelen takvimde bir ilkbahar yaprağına tekabül eden bir günde, henüz ismi açıklanmayan yeni Depeche Mode albümü yayınlanmış, sahip olmak için yeni bir kredi çekmeye ihtiyaç duyacağımız konser biletleri satışa çıkmış ya da bir bakmışız ki tükenivermiş olacak; önceki konserlerinden hareketle İstanbul playlistleri üzerinde kafa yoracağız, favori DM şarkılarımızı sıralayacağız. Sizleri bilemem ama telefonuna yüklediği ilk melodi “People Are People” olan biri olarak, banka kredimin onaylanmasını ve ilgili şarkının konserde çalınmasını arz ediyor olacağım.

Emre Yürüktümen