Batuhan Yalaz‘ın özgeçmişinde imzasını attığı film-dizi besteleri ve Huşu isimli modern dans gösterisine bestelediği müzikler var. İki sene önce yayınladığı ilk solo kısaçaları Voices in My Room ile yaratıcı özgürlüğünde cesur adımlar atmaya müsait olduğunu göstermiş, minimal/çağdaş klasik müzikte tümüyle bağımsız yolculuğunun ilk sayfasını karalamıştı. İlk stüdyo albümü Fall‘da ise yazılan öykü gelişme evresine atılıyor.
Voices In My Room‘un aksine vokal içermeyen, piyanonun dürüst olduğu kadar gizemli doğasına büsbütün yaslanan Fall, gönlümüzün ara sıra büründüğü bir ruh halini resmeden dokunuşlarla şekilleniyor yarım saat boyunca. Fazlasıyla kendine saklı ve katman katman açılan bu ruh hali, tabiata has görkemli -ve tabloya dökülesi- bir hüznü de çağrıştırıyor olabilir, bireyin kendi içinde serpilip kanatlanan mevsimlerin güzelliğini de. Ya da belki de ruhumuzdaki tabiatın dışarıdaki tabiat ile kesiştiği efsunlu bir bölgeden sesleniyordur bize bu notalar. Bu tarz soyut düşünceler beraberinde başka yorumları getirir, albümün gececi yüreği ise bizi daima karanlık ama oldukça cezbedici noktalara taşır.
Fall kısa süresiyle bir oturuşta rahatlıkla dinlenebilecek, tekrar tekrar dinledikçe de alıcıdaki anlamını genişletecek bir albüm. Piyanonun doğrudan ve yüce ahengine gönül bağıyla kenetlenmiş olanlar, Batuhan Yalaz’ın müziğine de bir kulak vermek isteyecektir.