“Her ölüm erken ölümdür”, demiş Cemal Süreya. Doğumuna tanık olanların altın günlerini şüphesiz daha dünmüş gibi hatırladığı Fransız Yeni Dalga hareketi, artık biraz daha yaşlı. Türün öncü isimlerinden, gördüğümüz en çocuksu, en genç “büyükanne” Agnes Varda bugün 90 yaşında dünyayı terk etti. Kendisini hatırlamak için beş filmi hakkında -adetten olduğu üzere kronolojik sırayla- kısa kısa kelamlar edelim dedik.
La Pointe Courte (1955)
Yarı belgesel, yarı kurmaca yapısıyla birçok eleştirmene göre Yeni Dalga hareketini başlatan eser. Varda bu ilk filmiyle kariyerinin henüz emekleme aşamasında olsa da koca bir sahneye ilham vermeyi başardı.
Cléo de 5 à 7 (1962)
Hikaye, karakterler, tekniklik ve ton anlamında topyekun 12’yi vuran bir başyapıt. “Genç bir Fransız kadının hayatının iki saati ne kadar zor geçebilir?” sorusunu sorarak eğlendiren bir efsane.
Le bonheur (1965)
Mutluluk nasıl bir şeydir? Aynı anda iki kişiye aşık olunabilir mi? Sorulması kolay, cevaplaması zor suallere derinlemesine girmeden etkileyici, romantik bir dram ortaya çıkarmak Varda’nın başarılarından biriydi.
Sans toit ni loi (1985)
Genç bir kadının cesedi bir tarlada donmuş halde bulunur, ardından birbiri ardına gelen ‘flashback’lerle geçmişe gider, bu noktaya nasıl geldiğini görürüz. Etkileyici bir kariyerin tam ortasında gelen çarpıcı bir hikaye.
Visages Villages (2017)
Gerçek bir son dakika golü. Varda’nın fotoğrafçı JR ile yönetmen koltuğunu paylaştığı bu yol belgeseli, farklı kuşaktan iki dostun yanından geçtikleri insanlara kattıkları dokunuşlara dair içten bir çalışma.