Ağlaya Ağlaya: Sessiz soluk yalnızlık.

Haftalardır, aylardır boğuşuyorum. Yarım yamalak bir okulum var. Nerede olduğunu bilmediğim bir sevgilim, yuvamız olmasını isterken zindanım olan evim var. “Arkadaşlarım” var. Bir oraya git bir buraya. Bir kavga et bir işe koş. Aldığım son ferah soluğun üzerine bambaşka biriyim.

Sarhoş uyandım. Yapacak bir şeyim yok. Gidecek bir yerim yok. Uzun zamandır gezmedim kendi başıma. Problemlerimin altında ezildiğim günlerin ardı arkası kesilmedi. Kendimi kim bilir ne zaman sonra Beyoğlu sokaklarına vurmaya karar verdim. Kirli ve bitkin hissediyor olmamdan nasıl kaçarım bulamıyorum bugün. Akşama doğru kasvet ve yağmur içinde Tophane civarlarında elimde birayla geziniyorum. Böyle günlerde insan nasıl bir arkadaş bulur kendine hiçbir zaman anlamadım. Trajik halde yürüyorum oradan oraya, üstümde ağlamaklı bir his var. Fark ediliyor galiba. Nüksedip duruyor durduk yere, ağlayacak gibi oluyorum. Olmuyor ama. Güneş batıyor, kendime bir bank buluyorum. Şehrin geceyle birlikte kirlenip delirmeye hazırlanmasını izliyorum. Hala nasıl ayakta kalıyorum ben de anlamıyorum.

Kendimi geceye bırakıyorum. Süzülüyorum vücudum beni bir barda durdurana kadar. Sokaktaki sesler beni boğmaya başlamadan kaçıyorum. Ne kadar içeceğimden yine korkar haldeyim. Girdiğim her yerde yabancı olmaktan korkar vaziyetteyim. Ölecek gibiyim. Etrafıma yabancı bakışlar attığımı ben bile hissediyorum. Bunun hakkında düşünmek istemiyorum. Düşünmek istemediğim başka bir sürü düşünceyle mesaim var daha. Her şeyi bir arada tutan bir ben kaldım hayatımda. Kaybettiğim insanların gölgeleriyle içip sarhoş olacağım tekrardan. Yok olmak için çok güzel bir akşam.

Açıklanamaz bir yalnızlığım var. Ayyaş bir yalnızlık. Her şey bulanık, her şey karanlık, her şeyi sömürüyor. Beni beklediğine inanmak istediğim ama bir türlü bulamadığım bir sevgilim var. Belki o da başını alıp gitti sonsuza kadar. Evimize dönüşün vakti geldi herhalde ama ben yolu bulmayı da istemiyorum daha. Yanlış giden şeylerin etkisinde donup kaldım, kendimin değil onun dünyasında yaşıyorum artık. Nasıl kimse yanımda değil? Neden kimse kalmadı? Birlikte döner ağlardık belki. Karanlık, dar sokaklarda çığlık atmak isterken sadece sessizce, ağlaya ağlaya, yalnız başına eve dönmek kaderim galiba. Ölür gibi sarhoşluğumda beni eve çağırıyor, o yüzden gidesim de var aslında. Onu beklediğim sonsuzuncu akşam yangın ve tarçın kokan Şişhane sokağında. Birkaç ay daha olsa, belki o zaman çıkar bu akşamlardan birinde karşıma. Teslim ederim kendimi sonunda. Şimdilik sadece cesedimi teslim ediyorum evin kapısına.