Radiohead – OK Computer OKNOTOK 1997 – 2017

Hazırlayan: Deniz Ekim Tilif

Bundan seneler önce, henüz ortaokulda taze bir ergenken nereden bulduysam enteresan bir müzik keşfetmiştim. Oldukça hüzünlü ve adını tam olarak koyamadığım değişik perdeden bir vokali vardı. İlk duyduğumda çok da bir anlam ifade etmemişti açıkçası, dediğim gibi, ergenlik. Derken taş çatlasa birkaç gün sonra aynı şarkının videosuna rastladım bir müzik kanalında. Bir araba, sadece farlarının aydınlattığı bir patikada gece vakti bir adamı kovalıyordu. Videonun yavaş temposu ve şaşırtıcı finali ve bu defa şarkıya kulak vermem sayesinde ilgimi çekmişti. Belki de ömrümde izleyip takdir ettiğim ilk kısa filmdir “Karma Police”. O yılların vazgeçilmez müzik korsanı Limewire sayesinde birkaç şarkılarını daha indirdim ve bilgisayarıma da kanser verdim tabi. Ama buna değmişti. Uzun bir süre boyunca “No Surprises”ın, “Creep”in, “Street Spirit”in ve elbette “Karma Police”in melodilerini kulaklıklarımdan eksik etmedim. Bu anıdan anlayabileceğiniz gibi kısıtlı repertuarımın büyük kısmını OK Computer şarkıları oluşturuyordu. Dolayısıyla baştan sona kulak verdiğim ilk albümlerinin de o olması kaçınılmazdı. Orada dikkatimi çeken ilk şey “Paranoid Android” oldu ve sonrası biraz bulanık. İşte o günlerde rock dünyasının Muse ve Red Hot Chili Peppers’tan ibaret olmadığını anlamıştım. Radiohead belki ilk göz ağrım değildi, ama ilk ciddi müzikal aydınlanmamı onlar sayesinde yaşadım. Hangimiz bu adamlar sayesinde benzer aydınlanmalar yaşamadık ki zaten?

OK Computer’ın ilk kez gün yüzü görmesinin üstünden tam 20 sene geçti. Kayıt, grubun 25 senelik ihtişamının parçalarından sadece biri olarak bir köşede duruyor. Hala ilk günkü kadar güçlü bir albüm. Ve Radiohead’in diğer tüm albümleri gibi kendine has bir tarzı, konumu var. The Bends döneminden bir şarkının benzerini Kid A’de bulamazsınız. İşte bu nedenle her albüm taklitsiz hazinelerle doludur ve işte yine bu nedenle belli bir dönemden yeni şarkılar karşınıza çıkarsa bulduğunuz aşa eşsiz bir hazine gibi davranmanız gerekir. İşe bakın ki bugün itibariyle kavuşacağımız fırsat tam da bu. OKNOTOK, esasında tanıyıp bildiğimiz eserin yıldönümüne özel yeniden basımı. Fakat buna ek olarak OK Computer döneminde yaratılıp şarkıların tekli versiyonlarından ve konserlerden aşina olduğumuz şarkıların da remastered versiyonlarını içeriyor. Bunlardan 3’ü ise ilk kez stüdyo kaydına kavuşmuş oldu. Şimdi isterseniz geçmişle bugünü buluşturan bu parçalara bir göz atalım.

OKNOTOK, ilk bakışta eski dönem Radiohead’ine ait olduğu anlaşılsa da OK Computer’ın atmosferine bütünüyle bel bağlamayan şarkılardan oluşuyor. Bu açıdan bakarsak OKNOTOK’e Radiohead’in asla açığa çıkmamış bir dönemi” de diyebiliriz. Kimi şarkılar var ki The Bends’in etkisini daha üstünden atamamış ve hard rock abilerine göz kırpıyor. Bu noktada seneler önce Thom Yorke’un o senelerde verdiği bir demece göz atmak lazım. Thom artık mutlu şarkılar yazmaya karar verdiğini söylemiş The Bends sonrası bir röportajında. O “mutlu şarkılar”a ne olduğu net değildi tabi, zira OK Computer kesinlikle mutlu bir albüm değil. “Exit Music (For A Film)” gibi bir şarkı var bir kere. Dahası albümün kendisinin de George Orwell’in 1984’ünün bir uyarlaması olduğuna dair komplo teorileri mevcut. O halde nerede bu mutlu şarkılar? Cevap OKNOTOK’in bazı duraklarında saklı.

Açılış parçası “I Promise” bu vaatleri içinde halen bir hüzün taşıyarak karşılıyor diyebiliriz. “I won’t run away no more, I promise / Even when I get bored, I promise / Even when the ship is wrecked, I promise / Tie me to the rotten deck, I promise” diyen Thom’un sesi 20 yıl öncesinin gençlik enerjisini de taşıyor içinde. Teslimiyetçi ve halinden memnun bir parça. “Man of War” epik skalada seyreden bir şarkı. Aynı zamanda albümün en uzun şarkısı. Videosu ve şarkı sözleri savaş travması üstüne yazılmış olabileceğine dair ipuçları içerse de konu Radiohead olunca herhangi bir şeyden emin olabilmek güç. “Lift”, bütün hüznünün yanında, içinde ciddi manada pozitiflik taşıyan sevimli bir parça. “Today is the first day of the rest of your days / So lighten up, squirt” gibi bir sözle bitse de acaba burada bir ironi var mı diye düşünmeden edemiyoruz. Can sıkıntısı üstüne yazılmış kısacık bir şarkı olan “Lull” zamanında OK Computer’a dahil edilse sırıtmazmış. “Meeting in the Aisle” rüyalarınıza tema müziği olabilecek bir enstrümental, “Melatonin” ise onu takip edecek olan şarkı, adından bile kendini belli ediyor zaten. “Polyethylene” ve “How I Made My Millions” Radiohead konserlerinin bu seçki içinde belki de en gözde çocuklarıydı. “Pearly” ve “Palo Alto” ise ailenin serseri çocukları. “Palo Alto” albüm isminin nereden geldiğinin cevabı, zira şarkının ilk ismi “OK Computer”mış, bu açıdan bile çok özel ve yaşlı olduğu kadar genç bir parça. “Pearly” ise albümün en rock’n roll parçası olarak yüzümüzü güldürmeyi başarıyor. Thom’un “Use me, darling, use me” çığlıkları görmezden gelinecek gibi değil.

OKNOTOK, Radiohead’in zamansız gücünü ve günümüz müzik sahnesindeki ihtişamını anlamak için çok önemli bir eser. Her koleksiyoner elinde bulundurmalı. OK Computer gibi bir albümün  değerinden hiçbir şey kaybettirmeden o dönemi tüm çıplaklığıyla, sansürsüzce yüzümüze vuran bu albüm, eski Radiohead’çileri ihya ederken adamların her dönemini sevenlerimiz için de en hasından bir nostalji yadigarı olarak gruba neden hayran olduğumuzu bize bir kez daha hatırlatacak. Bizi müziğimizle baş başa bırakın şimdi, alarmlar ve sürprizler olmadan.