Müziği Çıkar, Videoda Ne Kalır?

Bir filmi iyi yapan kriterlerden söz açılınca, sıralamadaki yeri ne kadar farklılık gösterirse göstersin, çoğunlukla “filmin gizli kahramanı” olarak vurgulanan bir unsur müzik. Sanatsal videolardan konuşacaksak, görüşün değişme payı olabilir belki. Müzik videolarından bahsettiğimizde ise işin rengi biraz değişiyor. Varoluş nedeninin şerefine, kendisi her şeyin merkezinde. Görsel unsur olarak kabaca adlandıracağımız her detay ve anlatım tarzı, teoride müziğe en etkili ve/veya uygun şekilde eşlik eden, destekleyici işlevde. Biz, sıradan izleyiciler, de videoyu “X’in klibi çıkmış, bakayım” motivasyonuyla izlediğimiz sürece teoriye iyi kötü uyum sağlamış oluyoruz. Sesini tamamen kıstığımız anda videonun, bir bakıma, herhangi bir hareketli görüntüden farkı olmadığını bilmemize rağmen.

Başlıkta sorduğum soruya dönersek, bu yazı kapsamında cevap “hareketli görüntü”den biraz fazlası. Zira mesleği gereği sesle uğraşan Mario Wienerroither, boş zamanlarında cevabı farklılaştırabilen bir uğraşıya sahip. Uğraşısı dünyanın en karmaşık veya akla gelmeyecek faaliyeti değil.

Kendisi, ses efekti tasarımını müzik videolarına uygulayıp bunları ‘Musicless Musicvideo’ başlığıyla YouTube kanalında paylaşıyor. İşi gereği uzun saatler çeşitli mekan ve sokaklardan sesler kaydedip bunları düzenleyen Wienerroither, bu süreçte televizyon, film, reklam gibi yapımlarda kullanmak için halihazırda bir ses kütüphanesine sahip. Sesleri müzik videolarında uygulama fikri için ilham kaynağı ise altı yıl önce Queen üyelerinin, bir bölümünde ev hanımı kılığına girdikleri, “I Want to Break Free” videosu olmuş. Ev işleriyle ilgili sahnelere işitsel boyut katma merakıyla, vokal kayıtlarını devredışı bırakarak bir video yapmış. Bunu bir yıl sonra paylaşıp yoğun ilgi görmesiyle de müzik video görüntüleriyle ses oyunu, kendisi için seriye dönen bir uğraşı haline gelmiş.

Yaptığı videolar genellikle bir veya iki dakikadan oluşuyor. Denk geldiğim bir röportajında, tüm videolarında ses tasarımını, kayıt ile beraber, sıfırdan yaptığını dile getirmiş. Bir videoyu hazırlama süresi (üç saati kayıt ve sesleri birleştirme, beş-altı saati beyin fırtınası, düzenleme, mix, efekt ekleme, yeniden düzenleme derken) ortalama dokuz saatini alıyormuş. Kaydedilemeyen veya yeterli kalitede olmayan ses efektleri için başvurulan foley kütüphanesine (çoğuna “lisanslı sesler” de diyebiliriz sanırım) ise kaynakta son çare gözüyle baktığından nadiren rağbet ediyormuş.

Videoların içeriğine gelince… “Michael Jackson, Prince, David Bowie, Elvis Presley, The Rolling Stones, Bee Gees, Boney M. Beastie Boys, Eminem, Jamiroquai, Depeche Mode, A-HA, The Cardigans, The White Stripes, Sia, Justin Timberlake, Britney Spears, Lady Gaga, Gwen Stefani, Rihanna ve dahası” şeklinde “Now That’s What I Call” albüm kapağı tasarlarcasına bir çeşitlilikten söz edebilirim. Yalnız, video seçimini sadece ana akım sanatçıların çoğunlukla bilinen müzik videoları olarak nitelemek eksik kalabilir.

Neredeyse tamamında belirtildiği gibi, seçilen videolar ses efektiyle anında parodileşebilen özelliğe sahipler. “Used to Love You”, “Hello” ve “Stayin Alive” bunlardan bazıları. Bir kısmı ise, bana göre, ses efekti denemesinde akla ilk gelen veya kesinlikle kullanılmalı şeklinde listesi çıkartılabilecek videolardan oluşuyor. “Drop It Like It’s Hot”, “Bitter Sweet Symphony”, “My Favorite Game”, “The Way You Make Me Feel” ve “Thriller” (esasında herhangi bir Michael Jackson videosu da diyebiliriz), “Lose Yourself” gibi.

Böyle bir ayrıma gitmek ne kadar gerekli, o ayrı konu. Yalnız, aralarında özellikle izlemenizi önerebileceğim videolar The Prodigy’e ait. “Firestarter”ın hesabın bilinirliğini anında artıran ilk video olduğunu öğrendiğimde de pek şaşırmadım.

Wienerroither, her videodaki görsel malzemenin telif hakkını koruyan şirketi dipnota koyarak adeti yerine getirmiş. Buna rağmen, bunca isim arasından, telif hakkı aşkına video kaldırtan biri çıkmış. Prince değil. Henüz videosu yapılmadığından U2 da değil.
Cevap: Foo Fighters.

Son olarak, işin benzersizliğine değinmem gerekirse… “Müziksiz müzik videosu” konsepti, film okulları bünyesindeki ses tasarımı derslerine de ödev olabilen bir konu. Haliyle internette Wienerroither’den etkilenmiş ya da etkilenmemiş pek çok başka örneğe rastlamış olabilirsiniz. Wienerroither, yazıda belirttiğim gibi, uzun süredir ve istikrarlı şekilde ilgilenmesiyle burada konu oldu. Meraklısı için, konsepte dair YouTube’daki en eski örneğin Gangnam Style için yaptığı videoyla mash-up sanatçısı Mikolaj Gackowski’ye ait olduğunu belirteyim. Devamında sponsorlu içerik kapsamında yaptığı aynı konsepte sahip işlerini buradan izleyebilirsiniz.

Bir dipnot da benden: Wienerroither’in kamuya mal olmuş isimlerin konuşmalarıyla oynadığı “Speechless Speech” videolarını da dikkat çekici bulabilirsiniz.