Cenk Erdoğan – Fermata (2018)

“Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş” demiş Niyazi-i Mısri. Bazı tınılar var kendine döndüren, güneşin doğuşunda bile birden fazla bitiş varken başın ve sonun önemini yitirten, dert olurken dönüp dolaşıp vardığı yerde derman olan bir paradoksa sokar insanı. Cenk Erdoğan müziklerini dinlerken aklıma ilk olarak gelen sözlerdendir. Sizi müziğinin içine öyle bir çeker ki birbirinden apayrı anlamlara savrulur durursunuz.

Perdesiz gitarın şahı olarak bilinen Cenk Erdoğan, “Sezenli Yıllar”projesi ile çok gündemdeydi. Bunun yanı sıra Çağan Irmak başta olmak üzere bir çok dizi ve film müziklerini bestelerken, Can Bonomo ve Fırat Tanış‘ın yeni albümlerinde de yer almış, Ceylan Ertem‘in “Ütopyalar Güzeldir” albümünün prodüktörlüğünü, aranjörlüğünü ve gitaristliğini yapmıştır.

İlk albümü “İle” yi 2008 yılında çıkarıyor ve yoluna “Kavis”, “Kara Kutu”, “Lahza” ve “Fermata” ile devam ediyor. Her albüm isminin ise kendine ait bir hikayesi var. “İle”nin müziği ile dinleyici arasında bir bağlaç olmasını istiyor. “Kavis” ise kendini silkeleme ve düzeltme safhası, yani bir dönemeç. Ardından “Kara Kutu” geliyor. Tüm içini açtığı bir kendini ifade albümü. “Lahza”yı ise Mehmet İkiz ile beraber ortaya koyuyorlar. Bir konserde doğaçlama olarak çıkan tüm parçaları kapsayan anlık bir hareket olarak yer ediniyor.

Son olarak 25 Mayıs 2018’de Kabak & Lin Records çatısı altında “Fermata”yı çıkarıyor. ‘Fermata’ İtalyanca’da ‘durak’ demek. Cenk Erdoğan bu albümle bambaşka bir şey deniyor. Sürdürülebilir giden ve sonra biten caz müzik melodilerinin aksine durlar kalklar ve yeniden başlamalar olsun istiyor. Genelde caz terminolojisi ile Anadolu ruhunu birleştirip flamenko ezgileriyle yorumlayan Cenk Erdoğan, Mehmet İkiz ve Baran Say ile birlikte yer alıyor bu albümde. Sonra gittikçe renk kazanıyor. Perküsyonda Velican Sağun giriyor devreye. “Can Direği” adlı parçada Sibel Gürsoy, Tuba Önal, Dünya Kızılçay ve İranlı şarkıcı Golnar Shahyar var. Ayrıca İsmail Tunçbilek ile çaldığı ve onun için bestelediği “Çare” adlı parça var.

Gitar tekniği ve vurgusu, akustikten elektriğe geçişi, ardından perdesizle yaptığı etki büyük usta Erkan Oğur‘dan sonra yer almasına neden olmuş nice bilen ve dinleyen tarafından. Ayrıca kendisi büyük bir Paco de Lucia hayranı ve bu da bizi hiç şaşırtmıyor.

Fermata‘, bu içerisinde bulunduğumuz yavan melankoli beyanları yerleşkesinde rastladığım en güzel duraklardan biri.

Albüm isminin hakkını vermemizi istiyorsa Cenk Erdoğan’ın bir bildiği vardır herhalde. Beraber duralım mı?